Tarih Haber Girişi : 01 Ağustos 2021 14:30

Lozan ve İzmir...

Lozan ve İzmir...

Lozan ve İzmir...

24 Temmuz Türkiye Cumhuriyetinin tapu senedi Lozan antlaşmasının 97.yılı. Sevr'i yırtıp atarak Lozan'ı yaratan Kuvvacıların, Müdafaa-yı Hukukçuların en mutlu günü. İsviçrenin Lozan şehrinde imzalanan antlaşma anti-emperyalist bir bağımsızlık mücadelesinin sonunda çağdaş Türkiye’yi Uluslararası alanda tüm dünyaya tanıtan en önemli diplomatik belge olduğu kadar, I.Dünya savaşı sonunda imzalanan barış antlaşmaları içinde bugün de yaşayan tek antlaşmadır. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları ve İsmet İnönü başkanlığında ki Lozan delegasyonu yoğun diplomatik mücadelelerden sonra 24 Temmuz 1923 tarihinde düvel-i Muazzama'ya emperyalist devletlere Sevr'in anti-tezi Lozanı onaylatabilmişlerdi. Hiç kuşkusuz kolay olmadı. Kapitülasyonlar, Osmanlı dış borçları, Musul sorunu ve bir savaş trajedisi olan mübadele sorunu çok uğraştırdı İsmet paşa ve Lozan da ki Türk delegasyonunu hatta rest çekip geri döndüler Lozan'dan emperyalistler Lozan da Osmanlı döneminin teslimiyetçi, pısırık ve işbirlikçi diplomatlarını göreceklerini sanıyorlardı ama öyle olmadı. İsmet paşa çetin ceviz çıktı. Lozan tutanakları ve belgeleri ile Türk delegasyonunun anıları yayınlandı. Bir ibretlik tarih belgesidir o dökümanlar. Şimdi tarih bilincinden yoksun siyasal islamcı muhafazakar ve milliyetçi bloğun fesli kadirin "Lozan zafer mi hezimet mi" kitabında yer alan hezeyan dolu düşüncelerinden yola çıkarak İsmet paşayı ve Lozan’ı kötüleyerek yeni bir tarih yazma girişimlerine verilecek en doğru cevap yayınlanan o dökümanlardır. Sözün özü Lozan olmasaydı Türkiye Cumhuriyeti olamazdı. Lozan Türkiye’nin tapusudur, unutturmak, yeni bir tarih yazmak isteyenlere inatla, dirençle Lozan ruhunu yaşatmalıyız.  O bizim varlık sebebimizdir. Lozan ve İzmir ilişkisine gelince. Bu Cumhuriyet şehrinin, Avangart öncü rolü içinde çok önemli bir ayrıntıdır aslında Lozan ve İzmir. Mustafa Kemal paşa önderliğinde TBMM hükümeti itilaf devletlerine barış antlaşması için antlaşmanın toplanacağı yer için İzmir'i önermişlerdi. İzmir, milli mücadelenin sembol şehriydi. Kalpaklıların bütün amacı İzmir'e ulaşmaktı. Nitekim 9 Eylül 1922 de bu amaç gerçekleştikten sonra bu kez İzmir'i yeni Türk devletinin yani kuruluşun öncü şehri yaptılar. Bu bağlamda kurtuluşun ve kuruluşun şehri İzmir çağdaş Türkiye’nin bağımsızlığının Uluslararası hukuk alanında onaylanacağı barış antlaşmaları görüşmeleri için itilaf devletlerine önerildi, ancak kabul etmediler. Uzun görüşmelerden sonra İsviçre’nin Lozan şehri kabul edildi. Nedeni İsviçre’nin tarafsız bir devlet olmasıydı. Bugün bu güzel cumhuriyet şehrinde iki önemli meydan var. Lozan ve Montrö meydanları. Şehrin kimliğinin tamamlayıcı unsurları olarak varlıklarını sürdürüyorlar. Türkiye’nin Uluslararası alanda siyasi bağımsızlığının sağlandığı Lozan 1923 ve Montrö 1936 antlaşmaları ve Hatay'ın Anavatana katılması ile Hatay semtinin 1938 oluşması bu şehrin cumhuriyetçi refleksi içinde çok müstesna bir yer tutar. Lozan'ı unutma, unutturma yeniden 21.yüzyıl koşulları içinde Lozan ruhuyla 1923 Cumhuriyetini canlandırmamız için bu ruha ihtiyacımız var. Sevri yırtıp atarak Lozanı yaratanlara bin selam olsun.