Yaşam Haber Girişi : 06 Temmuz 2021 10:30

İzmir’de nal sesleri                                                          

İzmir’de nal sesleri                                                          

İzmir’de nal sesleri                

                                                                   Orhan Beşikçi

İzmir atçılık tarihi üzerine Milli Kütüphane’de düzenlenen söyleşiye katıldım. Atçılık tarihi üzerine araştırmaları olan Yazar Hakan Demirci’ye, Dr. Metin Özer’le birlikte sorular sorduk.

- 1863 yılında Padişah Abdülaziz Han, İzmir’de Kızıl Çullu çayırında izlediği ve hayran olduğu bu yarışlar sonrasında kendi adına bir yarış  (Sultan Koşusu) yapılmasını istemiş, ödül olarak hazineden 100 Osmanlı altını ikramiye koymuş.  Yarışların padişah himayesine alınması, kendi adına bir yarış koşulacak olmasıyla Türkler bu yarışlara büyük ilgi göstermiş, dönemin gazeteleri sayfalar dolusu ilan ve reklamla bu yarış için halkı hipodroma davet etmişler. (Smyrna Races Clup) bünyesinde koşan atların tamamı ‘Thoroughbred’ adı ile bilinmekte olan ‘İngiliz’ atları ile yapılmaktaydı. Bundan sonra padişahın emriyle hipodromda Arap atları koşmaya başladı.

Gülay at

- İlk Türk jokeyi olarak koşucu Bekir Efendi’nin adı geçiyor.

- 1885 Salihli nüfusuna kayıtlı olduğunu bildiğimiz Bekir Efendi (Koşucu), askerliğini süvari olarak yaptıktan sonra İzmir’e gelmiş ve dönemin en önemli atçılık olayı olan ‘Smryna Racing Clup’ bünyesinde, Refik Evliyazade sayesinde önceleri at idman etmiş, hipodromda yabancı jokeylerden çok şey öğrenerek yarışlarda at binmeye başlamış. Dönemin en ünlü jokeylerinden olan, Rum asıllı ‘Badi’ ile yaptığı mücadeleli yarışlar unutulmazlar arasındadır. Koşucu Bekir Efendi, ülkemizi yurtdışında da temsil etmiş, ülkemizin ilk profesyonel jokeyi olmuştur. 12 Ağustos 1938’de İzmir’de vefat eden Bekir Efendi, her yıl Ağustos ayında adına düzenlenen kupalı bir koşu ile anılmaktadır. Dönemin bu unutulmaz jokeyi, gelecek için bir diğer başarılı şampiyon jokey “Arap Davut” lakaplı Davut Akdı’yı da yetiştirmiş, jokey olmasında büyük katkılar sağlamıştır. Salihli’de bulunan Karaosmanoğlu çiftliğine köle olarak gelen Arap Davut, Afrika kökenlidir. Arap Davut, Bekir Efendi ile tanışmasından sonra ilk etapta Şirinyer Hipodromu’nda, seyislik, idman jokeyliği yapmış; arkasından yarışlarda at binerek büyük başarılar elde etmiştir. Toros ve Taşpınar isimli safkanlar ile Gazi Koşusu’nu iki kere kazanan Arap Davut, bir başka şampiyon jokey, imparator lakaplı Süleyman Akdı’nın babasıdır. Süleyman Akdı da, Cihangir Harmony ve Prestige isimli safkanlar ile Gazi Koşusu’nu iki kere kazanan şampiyon jokeydir. Dünyada bir ülkenin Derby koşusunu ikişer kere kazanan baba oğul jokeyler olduğunu sanmıyorum...

Hakan Demirci; verdiğin bilgiler için teşekkür ederim.

Desen:Bedriye Gülay Beşikçi

 

Sayfa:27

 

Şirinyer Hipodromu

Şirinyer Hipodromu’na at sporları yazarı Hakan Demirci, İzmir atçılığı üzerine makaleler yazan Dr. Metin Özer, eşim Ressam Bedriye Gülay Beşikçi   ile birlikte gittik. Soğuk bir İzmir sabahında İngiliz ve Arap atlarını koşulara hazırlamak için hipodroma gelen jokey, apranti, çalıştırıcı, at sahibi, seyis ve diğer TJK çalışanlarıyla selamlaştık. Girişte, 1940’lı yıllarda hipodromda kullanılmış, emektar tarihi traktörün öyküsünü anlatan Hakan Demirci’ye, ilk programlı koşuların yapıldığı Şirinyer Hipodromu’nda İzmir atçılık tarihini sergileyen bilgi, belge ve objelerin bulunduğu bir müzenin olup olmadığını sordum. 19. yüzyılın ortalarından günümüze varlığını sürdüren İzmir’de atçılık müzesinin olmadığını öğrendim. Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi,  önümüzdeki aylarda gerçekleşecek spor sergisinde Hakan Demirci’nin atçılık camiası dışında kendi koleksiyonundan topladığı eserlerin bir kısmını sergileyecek. Dilerim, bu sergi Atçılık Müzesi’nin başlangıcı olur...  Girişte, sağda Şirinyer Hipodromu’nun maskotu olan midilli atlarının önünden geçip antrenman pistine çıkıp, hepsi birbirinden güzel, doğanın özenerek yarattığı atları yakından görmenin heyecanını yaşadık. Aydınlık yüzlü genç jokeylerle karşılaştık, içlerinde bize hoş geldin diyenler oldu. Jokeylik kolay bir meslek değil, bir gün önce koşu kazanmış jokeyin antrenman sırasında atından düşmesine üzüldük.  Neyse, düşmenin arkasından jokey kısa bir süre sonra ayağa kalkıp kazayı hasarsız bir şekilde atlattı. Renkli geçen gezi sırasında Şirinyer Hipodromu’nun tarihini ve yaşanan olayları hafızamda canlandırmaya çalıştım. Arkasından hep birlikte eski bir İzmir mezarlığına gidip Osmanlı süvarisi ilk Türk jokeylerinden biri olan, şampiyonluklar kazanmış, Salihli doğumlu Bekir Koşucu’nun mezarını aradık...


Resi Bedriye Gülay Beşikçi

Jokey Bekir Koşucu’nun yetiştirdiği safkanlar ile Gazi Koşusu’nu iki kere kazanan talebesi Jokey Arap Davut... 13 yaşında ata binen, 44 yıl atın üzerinden inmeyen, binlerce yarışın şampiyonu, babası Arap Davut gibi 2  kez Gazi Koşusu, 8 Cumhurbaşkanlığı, 7 Başbakanlık Kupası dahil 4 bin koşuyu kazanmış, yabancı ülkelerde Türkiye’yi temsil etmiş, İmparator lakaplı Süleyman Akdı... Kendisi gibi başarılı bir jokey olan, halen eğitmenlik yapan, kardeşi Davut Akdı. 49 yıllık yarış hayatı boyunca binlerce koşuyla birlikte 7 kez Gazi Koşusu kazanan, efsane Jokey Ekrem Kurt... 1968-1969 yıllarında Gazi koşularını kazanan, usta Jokey Sedat Okumuş’un Salihli doğumlu olması, Hakan Demirci’nin dediği gibi tesadüf olabilir mi? Jokey fabrikası Salihli’de şampiyon jokeylerin adları, kentin cadde ve sokaklarında yaşatılıyor mu? İzmir doğumlu, başarılı jokeylerimiz de var, Jokeylere kazasız koşular diliyorum. Bol şans, atlarının ayakları düz bassın…

Desen: Bedriye Gülay Beşikçi.